Ömer ERDOĞAN

Doğu-Batı Arasında Aliya

Tüm Ürünlerde Kargo Bedava!

Minimum sipariş 250 adettir.

“Uzun ömrümde çok değişik işlerle uğraştım: Hapisteyken toprak kazdım, harç taşıdım, ağaç kestim, sonrasında özgür bir insan olarak inşaat işleri yürüttüm, mahkemelere çıktım, makaleler yazdım. Yine de bana en zor gelen iş görüşmeler olmuştur. Görüşmek karar vermek demektir. Karar vermek ise zavallı insanoğlunun sırtına yüklenmiş en zor iştir.

Benim problemim şuydu ki ne barışa kavuşabiliyordum ne de iyi bir savaş yürütebiliyordum. Görüşmeler şantaj ve Bosna'nın başının üzerinde kılıç tehdidi altında yürütülmekteydi. Kendisinden sayı ve mühimmat bakımından çok daha üstün olan düşman tarafından saldırıya uğramış bu millet büyük kayıplara uğramıştı, sunulan barış ise her zaman sadece benim ilkelerime değil temel hukuk prensiplerine de aykırıydı. Böyle bir barışı kabul etmem çok zordu, savaşın devam edeceği mesajıyla eve dönmem ise daha da zordu. Çok zor ikilemler içindeydim. Kendimi çarmıha gerilmiş gibi hissediyordum.” İzzetbegoviç'in Dayton görüşmeleriyle ilgili günlük notları böyle başlıyordu. Çoğu kişinin farkına vardığını böylece kendi de kabul etmişti: İsteksizce kararlar veriyor, bin defa ölçüp bir defa biçiyordu. Ancak bu sefer kaçış yoktu, Amerikalıların öncülüğünde tüm uluslararası topluluk, ne pahasına olursa olsun, bir barış anlaşması yapılması konusunda hemfikirdiler. Çok büyük “tavizler” vermek zorunda kalınacağı öngörülüyordu.